Cecille?
Bu sen misin? İnanılmaz! Ne kadar değişmişsin. Çok güzel olmuşsun... Ne kadar oldu görüşmeyeli, bir yıldan fazla korkarım... Ben neler diyorum, lafa daldım çenem düştü yüne... Gel, gel içeri kapıda kaldın. Soğuk dışarısı...
E, anlat bakalım; kuzeyden yeni haberlerin var mı?
Ortak dostumuz Benjamin nasıl?
Sesini duymayalı çok zaman geçti. Çok özlemişim seni...
Ah çok özür dilerim, affet beni, aç mısın uzun yoldan geldin, yorgun ve acıkmış olmalısın. İzin ver sana bir şeyler hazırlayayım...
Geleceğini haber verseydin sana daha güzel şeyler hazırlardım. Şimdilik kusura bakma ne kaldıysa onlarla idare etmemiz gerek. Ama sana söz yarın ilk işim, çıkıp senin o çok sevdiğin havuçlu kek için malzeme almak olacak... Şimdi de var gerçi de hepsi taze olsun, sen taze seversin.
İnan başka bir yerde görsem seni tanımayamayabilirdim. Boyun ne kadar uzamış, saçların da öyle... Ahaha tabi ki şaka yapıyorum, seni nerede olsa tanırım ben, canım bebeğim...
Ah Cecille, her zamanki gibi sessizsin. Çiçek kokun olmasa geldiğin bile belli olmayacak.
Yoksa ben mi çok konuştum. Ama dur sen, haberlerim var sana...
En son haber, Vasilyevler ile aramız biraz limoni. Hiç hoşuma gitmiyor bu durum ama elden bir şey gelmiyor. Ama ben başka hesaplar peşinde olduklarını düşünüyorum... Neyse gelir gelmez can sıkıcı konulardan konuşmayalım. Gerçi sadece ben konuşuyorum ama olsun...
Aslında sana bir şey söyleyeyim mi sevgili Cecille, düşündüm de aslında sana verilecek pek de güzel haberlerim yokmuş ne yazık ki... Neden öyle dediysem...
Bizim buradan öte diyarlara giden üç beş kişinin başarılarıyla avunur oldum. Ama laf aramızda onlar da gurur duyulmayacak gibi değil. Çok zor hastalıklara deva bir çok araştırmalarında nihayet müspet neticeler almaya başladılar bu dediklerim. Ama bunları sen de duymuşsundur zaten...
Buralarda olan biteni duymamanı tercih ederim aslında. Olmamış gibi davranmak da doğru değil tabi de, insan bir süre kendini dinlendirmek istiyor. Yorucu olabiliyor bazen.
Bunlarla canını sıkmayayım ben. Daha çok kadim dostum Benjamin ile konuşuruz böyle şeyleri zaten...
Değil mi?
Cecille?
Ah Cecille... Kuzum uyumuşsun yine...